Derya Yücel
İstanbul, Şubat 2014
 
Günlük yaşam, günlük nesneler, günlük konular ve günlük değerlerden oluşan, kitle kültürü ve tüketim çılgınlığını iletişim araçlarının yüzeysel tekniğiyle ifade eden Pop-art bir dönemin görsel aynası oldu. Sanatçılar, herhangi bir metanın amaçlanan anlamını tüketirken ona yeni bir anlam yüklediler. Bu noktada gündelik gerçeklik görüngüsel bakımdan sahici bir hale kazandı. Bugün, gerçekliğe yönelik bilincimiz kökten değişmiştir. Gerçeklik deneyimi paradoksal biçimde estetik dönüşümün bir sonucu olarak ortaya çıkıyorsa sanatçılar tarafından da sahiplenilmiş demektir. Pop-Art’ın, sıradan olanı yeni ufuklar açacak hale getirmekte ki iddiası bugün de güçlü biçimde hissediliyor, gerçeklik, örtük biçimde yeniden yaratılıyor ve sanki ilk kez görülüyormuş gibi şiddetli biçimde orjinalleşiyor.
 
A. Danto, Pop’un felsefi anlamda merkezi bir rol oynadığı bir modern sanat tarihi anlatısı benimsediğini belirtir. Bu iddialı anlatıda “pop, sanatın felsefi hakikatini özbilince taşıyarak Batı sanatının büyük anlatısının sonunu imlemiştir.” Felsefi derinliğin en umulmadık elçisi olarak tanımlanan Pop-art, sanatın gerçeklik ve yaşamla bağını yeniden kurmaya çabalamış ve görsel sanatlarda 1960 sonrasında beliren yeni istikametinin başlangıç noktası olmuştur. Kısaca pop, bir akımdan ibaret olmaktan çok derin toplumsal, kültürel ve sanatsal dönüşümlere işaret eden son derece sansıntılı bir çıkıştır. Pop, sıradan olanın kutlanması değil, sıradan olanın arkasındaki anlamın araştırılmasına yönelik bir jesttir. Bu bağın günümüzde de canlılığını korumasının nedenlerinden biri de budur. Sanatçılar bugün de sıradan olandan hem kaçıp hem de onu kabul ederek sanatsal üretimlerine dahil ediyorlar. Ancak bu yöntemle gelişigüzel ya da rastlantı sonucu olarak değil, aksine absürd ve tekinsiz olanın bir iması olarak ilgileniyorlar.
 
TEKİL RENKLER başlıklı sergide bir araya gelen sanatçılar; Ardan Özmenoğlu, Arzu Akgün, Kezban Arca Batıbeki, Murat Salcı, Turan Büyükkahraman ve Yusuf Aygeç, popüler imgeleri, gündelik yaşam ikonlarını, sıradan nesneleri ve toplumsal kalıpları ele alarak boşluk ve homojenliği yansıtmakta pop-art stratejilerini kullanıyorlar. Bu sergideki yapıtlarda da izlenen popüler grafik imgelemi, gerçeğin jest üzerinden temsil edildiği bir ufuk sağlıyor. Sanatçılar, herkesin aşina olduğunu ya da bildiğini başkalaştırmak yoluyla sanata aktarıyor. Ortak kültür deneyiminin nesne ve ikonları ya da tarihin/zamanın mevcut anından çekip çıkarılan ortak imgeler olarak bir iplik markası, nostaljik bir magazin, alışveriş anı, reklam/pop starı ya da sıradan bir duvar resmi neredeyse her biri bambaşka biçimde kendi ve diğerlerinden farklı olarak aşkın bir havaya bürünüyor. Tekil renkler ve formları üretimlerinde kullanan sanatçılar, bireysel yöntemlerini pop sanatına dair bir motivasyonla ortaya çıkarıyor.
 
Pop-art stratejilerinin sanatçılar tarafından kullanılması çoğu zaman kültürel-sanatsal ve toplumsal gündemlerin kesiştiği noktada yer alıyor olmasıyla şaşırtıcı sonuçlar doğurmakta. Sergide izlenen yapıtlar da, formüle edilenden özgüne, uyumdan eleştiriye, kaçıştan meydan okumaya, basitten özgüne, anlatımdan metafora, sanatın nötr bir kategori ya da bir üslup olarak sabitlenemez oluşunu açık sözlü bir şekilde örnekliyor.