Imagine: Yemek Üzerine Seçilmiş İşler 2002-2012

Nezaket EKICI
2012-11-29 _ 2012-12-29
 
Yaşamsal bir eylem olarak ‘yemek’, insan varlığının belirleyici unsurlarını, inanç/ibadetin ayrılmaz ritüellerini, sınıf, statü ve iktidar ilişkilerinde farklılaşmanın toplumsal görünümlerini kapsar. Yaşamın birçok yönü ile bağlanan ‘yemek’, toplumsal ve bireysel simge/kimlik olarak, uzun zamandır sanatsal ifadenin de ilgisi çeker. Paleolitik mağara resimlerinden 17.yy. Natürmort’larına, Kübizm’in keşif aracından Fluxus’un ‘Identical Lunch’larına, yemek konusu sanat pratiğinde sıkça ele alınır. Günümüz sanatında ise gıda artık sanatsal bir mecradır ve belki de geleneksel sanat pratiklerine göre sanatçıların, duygu ve düşüncelerini daha güçlü biçimde ifade etmelerini sağlayabilir. Çünkü sanatsal mecra olarak gıda/yemek, sanat eserinin ‘görsel’ deneyimine ek, koku/tat gibi başka duyumlara da olanak verir, ayrıca doğallığı aynı zamanda içsel bir kusurudur çünkü çürür, küflenir, bozulur, değişir ve yok olur... Nezaket Ekici’nin bireysel/toplumsal kesişmelere ve ayrımlara işaret ettiği performanslarında ‘yemek’, inanış/ritüel, korku/acı, yaşam/ölüm, tüketim/adalet, kalıcılık/geçicilik konularına ve sanat tarihine yönelik güçlü bir sembol olarak yer bulur.
 
“IMAGINE: yemek üzerine seçilmiş işler 2002-2012” başlıklı sergi, Nezaket Ekici’nin sanatsal pratiğinde ele aldığı yemek/gıda kavramı çerçevesinde 2002-2012 yılları arasında gerçekleştirdiği performanslarından bir seçki sunuyor. Video, fotoğraf kayıtları ve sergiye adını veren performansı ile Nezaket Ekici, ‘yemek/gıda’ imgeleri ile güçlü ve şiirsel bir estetik uzam kurmakla kalmıyor, izleyiciye daha geniş perspektifte hayal etme/düşleme olanağı da yaratıyor.
 
Sergiye adını veren “Imagine, 2012” performansı ile Nezaket Ekici, Endülüs kültüründe ‘acıyı haykırış’ olarak bilinen Flamenko’yu referans alır. Bu çalışma, sanatçının İspanya’da bulunduğu dönemde, flamenko ile ilgili öğrendiği bir ritüelden ortaya çıkar. İspanyol eğitmenler bu dansı öğrettikleri öğrencilerine ‘bir elma ağacı hayal etmeleri’ne yönelik direktifler verirler. Öğrenciler elleriyle sanki bir elmayı ağaçtan hızla çeker, dudaklarına yaklaştırır ve hızla yere fırlatırlar. Bu eylem, tekrar tekrar zihinde canlandırılır. Ekici, merkezine ‘kadın’ı alan bu dansın bedensel ritmini elma toplama hareketi ile hayalden gerçeğe taşır, somutlaştırır. Alt kültürden yeşeren bu melankolik ve sert dansta her ne kadar yalnızlık, yalıtılmışlık duygusu öne çıksa da -tıpkı Nezaket Ekici’nin performanslarında olduğu gibi- doğası gereği  aktif izleyici/dinleyicilerin katılımına gereksinim duyar. Performans, aynı zamanda Nezaket Ekici’nin kişisel hikayesi ve göçebe deneyimini sanat tarihinde sıkça ele alınan ‘cennetten kovulma’ metaforu ile ilişkilendirir.
 
Sanatçının sergide yer alan performansları, video-performansları ve fotoğrafları, yemek/gıda kavramı çerçevesinde sanat tarihi, kültür, din, ritüel, gelenek gibi temalar etrafında bir araya gelir; 2002 tarihli “180 Wishes” performansı İspanyol geleneğinde yeni yıla giriş seramonisinden ilham alır. Yeni yıl dileklerinin gerçekleşmesi için yenilen 12 üzüm, Ekici’nin performansında abartılı miktar, mimik ve jestler ile kaynağının ötesinde bir dönüşüme uğrar. Performanslarında yalnızca bedenin, zihnin ve kimliğin değil coğrafi sınırların da şekillendirdiği kavramlarla ilgilenen sanatçı, “Border Inside, 2011”de, çiğnenmiş Chew marka sakızla, dünyanın geri kalanını şekillendiren bir fenomen olarak Amerikan bayrağı oluşturur. Ağır ağır ortaya çıkan bayrak, sınırların bilince çıkarılması/yerleşmesi sürecine ironik bir işaret olarak okunuyor.
 
Beslenme ile ilişkili olarak, oruç, perhiz ve arınma ritüelleri bilinen her inanç sisteminin paylaştığı ortak özelliklerdir. Yenmesine müsaade edilen ya da yasaklanan gıdalar, ibadetin ayrılmaz ritüellerini oluşturur. Nezaket Ekici, ilk kez 2011 yılında gerçekleştirdiği “Flesh (No Pig but Pork)” isimli performansında, taze kesilmiş domuz eti yığını içinde hem bağlı olduğu inanca hem de melez kimliğine yönelik meraklı bir araştırmaya girişir. İklim ve coğrafyanın çeşitlilik konusunda etkili olduğu besin maddelerinin yemek haline gelmesinde, inanç sistemleri dışında sosyo-kültürel alışkanlıklar da belirleyici bir çerçeve çizer. Örneğin, Türkiye, Brezilya, Vietnam, Gana gibi farklı ülkelerde gerçekleştirdiği “"5 Senses... Food Collection 2008-2012” çalışması, sanatçının 4 ayrı ülke ve kıtada çektiği belgesel nitelikli filmlerini de içeren ve hala devam eden bir proje. 5. Kıta olarak Avusturalya’da eklendiğinde, tamamlanacak olan “5 Senses...” için yaptığı performans-videolarında Ekici, farklı coğrafyalarda yemeğin kültür ile ilişkisinden ilham alır ve etno-estetik bir ritüel yaratır. Benzer biçimde, kadim inançlarda doğanın/toprağın ürünleri ile ‘kadın’ın yaratıcı güçleri arasında kurulan mistik bağı formsal olarak ele alan “Living Ornament, 2012”da kadın bedeni doğanın dönüşümünü simgeleyen bir metafor olarak belirir. Aynı zamanda kadın imgesi efsanevi bir yaratık, fantazi bir figür olarak gerçeküstü bir motife dönüşür.
 
Nezaket Ekici’nin 2012’de İsrailli sanatçı Shahar Marcus ile işbirliğinden doğan “Salt Dinner” video-performansı, Lut Gölü’nün büyülü atmosferini galeri mekanına taşır. Bu gölün suyu, belirli bir miktarda hem tedavi edici özelliğe sahip ama aynı zamanda aşırı tuz oranıyla insan bedeni için tehlikeli olarak da bilinir. Bu nedenle, iki sanatçının gölün ortasında karşılıklı yediği bu yemek, şiirsel bir resim gibi izlense de, gittikçe bedeni ve bilinci zorlayan bir restleşmeye dönüşür. Sergide yer alan diğer bir performans kaydı “Balance, 2012”dır. Performans, sanat tarihinde Antik Yunan’dan itibaren sıkça form bulan Iustitia’yı referans alır. Ancak Nezaket Ekici, bu figürü evrensel ve tarafsız adalet ilkelerinin bir simgesi olarak ele almaz, Sanatçı, ‘adalet’in dengesiz dağılımını bireyin talepleri ve inisiyatifleri üzerinden değerlendirir. Sergide, sanatçının melez kimliği ötesinde, sanat tarihine atıfta bulunan en çarpıcı işlerden biri de “Picknick a la Nezaket Ekici, 2012”dir. Nezaket Ekici’nin Berlin’de özel davetlilerini ağırladığı piknikten bir kare olan performans-fotoğraf, Batılı oryantalist algı ve bakışı akla getirir. Sanatçı, Batı’lı ressamların özellikle 17. ve 19. Yy.larda ‘Harem’ ve ‘odalık’ konulu resimlerdeki oryantal kadın figürünü abartılı ve ironik biçimde yeniden canlandırır, bir klişeyle oynar. Çünkü, oyuncul bir ‘bilme’ biçimi olarak sanat, Ekici’ye göre estetik imgelemin özgürlük alanıdır. “IMAGINE: yemek üzerine seçilmiş işler” başlığındaki bu sergide, Nezaket Ekici’nin sınırsız hayalgücü duyumsanabilir bir forma dönüşür.